Eğitim-Bir-Sen Millî Eğitim Şubeleri 45. Başkanlar Kurulu toplantısı Ankara’da yapıldı. 5. Dönem Toplu Sözleşme gündemiyle yapılan toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, genel yetkili sendika oldukları 2011 yılından bu yana pek çok kazanıma imza attıklarını, eğitime ilişkin takdire şayan çalışmalar yaptıklarını, eğitim çalışanlarının onlarca sorununun çözüme kavuşturulmasını sağladıklarını belirterek, 5. Dönem Toplu Sözleşme’de yeni kazanımlar elde etmek için çalıştıklarını, teşkilatın liderleriyle bir araya gelerek istişarelerde bulunduklarını, kamu görevlilerine, eğitim çalışanlarına kazandırmak için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
Toplu sözleşme masasına taşınacak başlıklara ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, teşkilat çalışmaları, Hasan Yalçın Yayla ise toplu sözleşme teklifleri taslağıyla ilgili sunum yaptılar. Akabinde şube başkanları söz alarak gündemle ilgili görüş ve önerilerini dile getirdiler.
Öğretmen atama ve yer değiştirme, yönetici atama, sözleşmeli öğretmenlik, şef, memur ve hizmetlilerin sorunları gibi birçok konunun ele alındığı toplantıda şu kararlar alındı:
-Eğitim-Bir-Sen olarak, ırk, dil, din, sınıf gibi, hiçbir ayrım gözetmeksizin, devredilmez, vazgeçilmez temel insan haklarının korunmasını ve yaşatılmasını zorunlu değerler olarak telakki ediyor; hukukun üstünlüğüne, adalete, hakkaniyete dayalı uluslararası siyasal bir düzenin tesis edilmesini zaruri görüyoruz. Dünyanın birçok yerinde, tahammül sınırlarını zorlayan ve sistemli olarak sürdürülen insan hakları ihlallerini, insanları vatanlarından koparıp sığınmacı veya mülteci durumuna düşüren sömürü düzenini, zulmün her çeşidini ve bunların sorumlularını lanetliyoruz.
-31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimler sonrasında bazı belediyelerdeki iş güvencesinin bütün yönleriyle ihlal edilmesi sonucunu doğuran, kamu çalışanlarına yönelik işten çıkarma, görevden alma, sözleşmesini sona erdirme, sürgün, geçici görevlendirme ve görev tanımlarına aykırı faaliyetlerde bulunmaya zorlama şeklindeki haksız ve hukuksuz kararlara ve uygulamalara karşı yetkilileri göreve, kamuoyunu tepki göstermeye davet ediyoruz. Anayasa, yasalar ve uluslararası sözleşmeler tarafından teminat altına alınan hakların ayaklar altına alınmasına, iş barışının ve huzurunun bozulmasına, sendikal baskı kurulmasına, belediye çalışanlarına yönelik tehdit ve şantaja imkân verilmesine karşı çalışanların lehine duruşumuzu kararlılıkla sürdürecek, eylemlerine destek olmaya devam edeceğiz.
-5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu İşvereni sıfatıyla toplu sözleşme masasına oturacak olan siyasi irade, bütçe kısıtları mazeretini ileri sürerek kamu görevlilerinin özlük haklarına ilişkin taleplerine duyarsız kalmamalı, toplu sözleşmeyi refahın adil paylaşımı için fırsat olarak gördüğünü ispatlayacak bir anlayış ve içerikle hareket etmelidir.
-Eğitim çalışanlarının mali ve sosyal haklarının geliştirilmesinin, mevcut sorunlarının çözülmesinin, ülkemizin kalkınmasında anahtar faktör olan eğitimin kalitesinin artırılmasında başat etken olduğu unutulmamalıdır. Kamu İşveren Heyeti toplu sözleşme sürecinde bu eksende hareket etmeli; ‘sayısal çoğunluk’ mazeretine sığınarak taleplere duyarsız kalmanın, üstesinden gelinemeyecek toplumsal maliyetlere neden olacağı bilinmelidir.
-3600 ek gösterge ile ilgili verilen sözün gereği bir an evvel yerine getirilmeli; meslek grupları bazlı değil, memnuniyet katsayısını artıracak, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak bir ek gösterge artışı için düzenleme yapılmalıdır.
-Millî Eğitim Bakanlığı, 2023 Eğitim Vizyonu çerçevesinde yapmayı tasarladığı değişim ve dönüşüm süreçlerinde, öğretmenleri ve öğrencileri doğrudan ilgilendiren konularda ortaya çıkacak pozitif ve negatif durumların çok iyi hesaplanabilmesi için sahada olan, emek veren, ter döken, işin içinde yoğrulan tüm paydaşları sürece dâhil etmeli; bir dokunuşun bin haykırışa sebep olacak isabetsiz adımlardan kaçınmalıdır.
-Eğitim, şiddeti ortadan kaldıracak bir enstrüman olarak tavsif edilirken, şiddetin eğitimi tehdit ve tahdit eder boyuta ulaşması, bunun geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta doğru tırmanıyor olması, eğitim çalışanlarına yönelik şiddete karşı ivedi, acil ve köklü bir çözüm getirmeyi zaruri kılmaktadır. Her geçen gün yönünü biraz daha kaybeden; saygı, sevgi, hoşgörü ve sabır gibi değerlerimizi örseleyen şiddetin toplumun hayatından topyekûn çıkması, eğitim çalışanlarının bir daha şiddetin kurbanı olmaması için caydırıcı hükümler içeren bir yasal düzenleme derhal çıkarılmalıdır.
-Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması konusunda verilen sözün gereği yerine getirilmeli; öğretmenlerimizin kazanılmış haklarını koruyacak, mesleki itibarına yatırım yapacak, özlük haklarında hak ettiği iyileştirmeleri gerçekleştirecek, öğretmenliği bir kariyer mesleği olarak tanımlayıp şekillendirecek, mesleki özerkliği tesis edecek, mesleki yetkinlik ve beceriyi sürekli geliştirecek bir meslek kanunu daha fazla zaman geçirilmeden çıkarılmalı; bu adım, eğitim sisteminde planlanan değişim ve dönüşümden arî düşünülmemelidir.
-Sözleşmeli öğretmenlerimizin sorunlarına kısmi çözüm getiren ‘hizmet süresini 4 yıldan 3 yıla, kadroya atanma sonrası yer değişikliği talep sürelerini 2 yıldan 1 yıla indiren’ yasal düzenleme, önemli bir adım olmakla birlikte, geçici bir çözümdür. Nihai çözüm kadrolu istihdam, istihdamda güçlük çekilen bölgelerin kadro istikrarının reçetesi ise teşvikî uygulamalardır.
Sözleşmeli öğretmenler için yapılan 3+1 düzenlemesine ek olarak, 2019 Ağustos ayını da kapsayacak şekilde eş mazereti tayin hakkı tanınmalıdır.
-Eğitim çalışanlarının atama ve yer değiştirme süreçleri, günübirlik kararlardan azade; belirlilik, idari istikrar ve güvenilirlik ilkeleri çerçevesinde mağduriyetleri önleyecek, adalet ve hakkaniyeti tesis edecek, ‘öğretmensiz sınıf kalmaması’ ile ‘öğretmenlerin yer değişikliği haklarının tesisi’ arasındaki dengeyi kuracak şekilde kalıcı bir düzenlemeye kavuşturulmalıdır.
- Eğitim kurumu yöneticilerinin, kariyer ve liyakat ilkesi çerçevesinde, kazanılmış haklarının korunduğu, eğitim yöneticiliğinde ilerleme haklarının tesis edildiği, kendilerini, öğretmenleri, eğitim personelini ve kurumlarını değişim, dönüşüm ve gelişime hazırlayacak haklar, yetkiler ve imkânlarla teçhiz edildiği, idareci olmanın ötesinde ‘eğitim lideri’ olması beklentisini karşılayacak sürdürülebilir bir eğitim kurumu yöneticiliği sistemi inşa edilmelidir.
-Eğitim kurumlarının yöneticisi, öğretmeni, öğrencisi ve diğer eğitim çalışanlarıyla bir bütün olduğu gerçeğinden hareketle, şef, memur ve hizmetli eğitim çalışanlarının eğitimin niteliğinin artırılması, eğitim kurumlarından beklentinin karşılanması, eğitim hizmetinin sorunsuz işlemesi alanlarındaki vazgeçilmez rolü göz önüne alınmalı; özlük hakları iyileştirilmelidir.
-4/C statüsünden sözleşmeli personel statüsüne geçirilen, ancak özlük hakları itibarıyla sözleşmeli personelin sahip olduğu haklardan mahrum edilen personel arafta bırakılmamalı, memur kadrolarına geçirilmeli, özlük haklarında iyileştirme yapılmalıdır.
-Öğretmen ihtiyacını kadrolu istihdamla karşılamayan ve yer değiştirme sistemini doğru uygulamayan anlayışın ortaya çıkardığı ücretli öğretmenlik gibi geçici istihdam türlerine son verilmeli, eğitimin niteliği palyatif çözümlere mahkûm edilmemeli; öğretmenlik, kadrolu istihdamın yapıldığı bir kariyer mesleği olarak görülmelidir.
-657 sayılı Kanun’un yürürlüğe konulduğu tarihten bu yana geçen zaman zarfında kamu idaresinde gerçekleşen gelişim ve dönüşüm karşısında hiçbir fiili gerekçesi ve olgusal gerçekliği kalmayan yardımcı hizmetler sınıfı uygulamasına son verilmeli, yardımcı hizmetler sınıfı çalışanları genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeli ve özlük haklarında iyileştirme sağlanmalıdır.